İç Savaşın Baş Aktörlerinden
Suriye’de 15 Mart 2011 tarihinde başlayan iç savaşta aktif rol alarak Suriye’nin devrik lideri diktatör Beşşar Esed’i destekleyen Hizbullah, 30 Nisan 2013’te resmi olarak Suriye iç savaşına katıldı. Resmi olarak 2013 tarihi gösterilse de sokak eylemlerinin başladığı 2011 tarihinden beri bölgede rol aldığı çeşitli haber kaynaklarında yer almaktadır.
Hizbullah’ın öldürülen Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 2013 yılının Mayıs ayında İran ziyareti sonrası yaptığı bir televizyon konuşmasında, “ABD, İsrail ve Cihadçı gruplara karşı” Esed’in yanında yer alacaklarını ifade ederek, Suriye iç savaşındaki aktif varlıklarını dile getirdi.
Hizbullah’ın Suriye’deki dört ana hedefi
Örgütün açıklamaları ve sahadaki rolünden elde edilen bilgilere göre Hizbullah, 1. Şii Nüfusu Korumak, 2. Şiilerin kutsal mekânlarını korumak, 3. Direniş ekseni dedikleri Suriye-İran hattını korumak, 4. Olası bir Sünni iktidarı engellemek motivasyonu ile hareket etti.
Varil Bombaları, Zehirli Gazlar, İnfazlar
13 Yıl süren Suriye iç savaşında rejim unsurları sivil halka ve devrimci muhalif unsurlara karşı konvansiyonel savaş ile değil katliamcı ve soykırımcı bir şekilde müdahale etti. Sokak eylemlerine katıldıkları belirlenen siviller infaz edilerek kazılan çukurlara atıldı. Açık kaynaklardan ulaşılan yüzlerce medya içeriğinde rejim unsurlarının dayak, işkence ve infaz görüntüleri yansıdı. Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR)’nın raporuna göre 2012 – 2021 tarihleri arasında rejim unsurları tarafından 81.916 kez varil bombası kullanıldı. Kullanılan varil bombaları hedef ayırt etmeksizin helikopterlerden şehirlere atıldı. Ayrıca rapora göre 93 kimyasal saldırı düzenlendi.
Tüm bu saldırılar Hizbullah militanlarının destek ve katkıları ile gerçekleştirildi. Bu duruma yönelik Kasım 2013 tarihinde Nasrallah yaptığı açıklamada, gerekli görüldüğü süreye kadar Hizbullah unsurlarının Suriye’deki varlıklarını koruyacağını açıkladı.
Hizbullah’ın Suriye’deki Kanlı Sayfaları
İç savaşın ikinci yılında Lübnan sınırında bulunan Kusayr, Hizbullah unsurlarının hedefi oldu ve bölgede yaşayan siviller katledildi, bölgeyi terk etmek isteyen halka müsaade edilmeyerek onlar da katledildi.
Huseyniye ve Dibadiye bölgelerinde ise çoğunu Filistinlilerin oluşturduğu siviller Hizbullah – Esed unsurları tarafından katledildi.
Zebani bölgesinde ise Hizbullah militanlarının ablukası nedeniyle ilaç ve gıdaya ulaşamayan yüzlerce sivil hayatını kaybetti. Benzer bir durum Hizbullah’ın kuşattığı Madaya kentinde yaşandı ve açlıktan 88 kişi hayatını kaybetti.
Deraya bölgesinde 20 – 25 Ağustos 2012 tarihleri arasında 700 sivilin infaz edildiği kaydedildi.
Suriye’deki en kanlı katliamlardan biri Esed-Rusya-Hizbullah üçlüsünün 2016 yılında Halep kentine saldırmasıyla yaşandı. Binlerce masum sivil Halep’te katledildi ve binlercesi yaralandı. Bu saldırılar sonrası Halep boşaltı ve yerine rejim unsurları yerleşti.
Öldürülen eski lider Hasan Nasrallah’ın Suriye iç savaşı hakkında akıllarda kalan sözleri
13 yıllık katliamın ardından devrilen rejim ve yenilgiye uğrayan Hizbullah unsurları geride yıkılan şehirler, katledilen masumlar, toplu mezarlar ve binlerce savaş suçu bıraktı.
Bu süre içinde Nasrallah’ın, “Ey Suriyeli mülteciler, Avrupa’ya göç etmek istiyorsanız deniz önünüzdedir. Bunu bir gemi olarak kabul edin ve hadi ona binin.” diyerek savaştan kaçan sivillerle alay etmişti. Nasrallah’ın bu sözleri akıllara, Türkiye’de cesedi sahile vuran Aylan bebeği getirdi.
Ayrıca Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara için de, “ O değil annesi bile gelse bizi yenemezler.” demişti. 8 Aralık Suriye Devrimi öyle olmadığını gösterdi.
Yorum Yap