Baba Evindeki Yangın
Earl Little ve Louise Little çiftinin dördüncü çocuğu olarak 19 Mayıs 1925 tarihinde Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde dünyaya geldi.
Babası bir rahipti. 4 kardeşini beyazların ırkçı saldırıları sonucu kaybetmişti. Yüzyıllardır süregelen zenci düşmanlığının tüm hışımlarını yaşayanlardan biri olarak zencilerin Amerika’da özgür olamayacaklarına inanıyor ve çözümün tekrar atalarının ülkesi Afrika’ya dönmekte olduğunu düşünüyordu.
Klu Klux Klan isimli beyazların üstünlüğüne inanan ve bu inanç doğrultusunda siyah ırka yönelik şiddet hareketlerinde bulunan terör örgütü tarafından tehdit edilmesi nedeniyle ailesini korumak için yaşadığı Omaha’dan önce Milwaukee’ye ardından da Lansing’e taşınmak zorunda kaldı. Ancak beyaz terör peşlerini bırakmadı.
1929 senesinde evleri yakıldı. Bu yangın 4 yaşındaki çocuk Malcolm’un saf ruhunda henüz kendisinin dahi anlamadığı ilk isyan tohumlarını ekti. 1931 senesinde babası faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Merhametsiz dünya henüz 6 yaşındaki bu çocuktan babasını kopardı ve yetim bıraktı. 1938 senesinde ise annesi akıl hastanesine yatırıldı.
Malcolm devlet tarafından alınarak koruyucu aileye verildi. Daima iyi insanlar olarak hatırladığı bu ailenin yanında eğitimine de devam etti. Ortaokulda başarılı bir öğrenciydi. Avukat olmak istiyordu. Ancak ona ilham olması gereken öğretmeninden aldığı cevap Malcolm’a ne yaparsa yapsın köle geçmişine sahip olduğu gerçeğini değiştiremeyeceğini hatırlatır cinstendi; ‘’ Avukatlık bir zenci için gerçekçi bir hedef değil. Neden marangoz olmuyorsun?’’
Malcolm zamanla eğitim hayatından soğudu. Üvey ablası onu Bostan’a yanına alınca okulu bıraktı ve çeşitli işlerde çalışmaya başladı.
Günah Şehri Harlem
Bir konser salonunda ayakkabı boyacılığı yaptı ve bir lokantada garson olarak çalıştı. Yaptığı işlerden biride eyaletler arası tren seferlerinde sandviç ve kahve satmak oldu. Boston – New York arasında işleyen bu tren Malcolm’a daha önce şahit olmadığı bir dünyanın kapısını aralamıştı. Amerika’nın en kozmopolit şehri olan New York’un çoğunlukla zencilerin yaşadığı Harlem semtini keşfetti.
Bu ışıltılı, karmaşık ve hareketli dünya onu cezbetmişti. Harlem’in gece hayatıyla tanıştı ve barmenlik yapmaya başladı. Çalışkan ve konuşkan biri olduğu için herkesin dikkatini çekiyor, beyaz ya da zenci fark etmeksizin birçok insanla rahatça iletişim kuruyordu. Harlem onun için insanları tanımak konusunda bir okul oldu.
Kısa süre içerisinde suç dünyasının içine daldı. Dolandırıcılık, kumar, fuhuş, uyuşturucu, darp, haneye tecavüz, hırsızlık… Bütün bedeni ve ruhuyla bu pisliğin içine gömüldü. Karanlık suç dünyasını işleten dişlilerden biriydi. Harlem’de ‘’Kızıloğlan ‘’olarak tanınıyordu.
Utanç Zincirleri ve Büyük İhtida
1945 senesinin sonlarına doğru Harlem’de karşılaştığı ölüm tehlikesinden kaçarak Boston’a geri döndü. Burada zengin beyazlara ait evleri soyuyordu. 1946 senesinde yaptığı bir soygun sırasında yakalandı ve hapse atıldı. 10 yıla mahkûm edildi. Nakledildiği hapishanede kumar ve dolandırıcılık işlerini devam ettirdi.
Yıllardır süregelen günahlarının, ruhunu anlamsızlık derinliklerinde boğduğu Malcolm için din, tanrı, İncil gibi kavramlar her duyduğunda küfredilecek nesneler haline gelmişti. Onun dünyasında bir şey ifade etmiyordu. Bu nedenle mahkûmlar arasında iblis lakabıyla tanınıyordu. Ancak bu durum Malcolm’un kardeşi Philbert’ten aldığı mektupla değişmeye başlayacaktı.
Mektupta, İslam Milleti isimli bir topluluktan ve bu topluluğun lideri olan Elijah Muhammed’den bahsediyor; zencilerin doğal dini olan İslam’a girip Müslüman olduğunu söylüyordu. Malcolm’un diğer kardeşleri de bu topluluğa katılmışlardı ve onu da davet ediyorlardı. Tek kurtuluş yolu buydu.
Aralarındaki mektuplaşmalar arttı. Bu mektuplar onu okumaya ve öğrenmeye itti. Bunun için hapishane kütüphanesi bir hazine görevi gördü. Daha düzgün mektuplar yazabilmek için dil bilgisini ilerletti. Malcolm bir süre sonra Elijah Muhammed’le de yazışmaya başladı ve onun daveti üzerine İslam’ı kabul etti. Artık o günah şehrinin büyük günahkarı olan kızıloğlan değildi. Yaşadığı büyük değişimin sebebi olan İslam’ı ve Elijah Muhammed’i hapishanenin bir etkinliği olan münazaralara katılarak diğer mahkumlara anlattı. Bu münazaraların hitabet yeteneğinin gelişmesinde büyük katkısı oldu.
Zenci Müslüman Hareketi ve Malcolm
İslam Milleti, 1930 senesinde kökeni hakkında pek çok rivayetin var olduğu ve hakkında çok şeyin bilinmediği Wallece Fard isimli biri tarafından kurulmuştu. Yaşadığı Detroit’te ipek kumaş satıcılığı yaparak girip çıktığı zenci evlerinde tebliğ çalışmaları yapan bu adam etrafına birçok zenciyi toplamayı başarmıştı. Bunlardan biride Elijah Muhammed’ti ve 1934 senesinde Fard’ın gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasının ardından topluluğun yeni lideriydi.
Ataları; vatan topraklarından kaçırılmış, getirildikleri yeni dünyada köle yapılmış, en temel insani haklardan mahrum bırakılmış, baskıya şiddete ve katliama maruz kalmış ve şimdide kendileri haklarından mahrum ikinci sınıf insan muamelesi gören zenciler için İslam Milleti bir sığınak olmuştu.

İnanışlarına göre ilk insan siyahtı ve diğer insanlarda siyahlardan türemişti. Siyahlar esas üstün ırktı ve beyazlar ise birer şeytandı, zamanla yok olacaklardı. Tanrı siyahtı ve insanlara Wallece Fard olarak göründü. Elijah Muhammed’i ise peygamber olarak kabul ediyorlardı.
Elijah Muhammed topluluğu bu inanışlar üzerine teşkilatlandırmış, kadınların ve erkeklerin eğitilmelerini sağlayacak kurumlar açmış, merkeze bağlı olarak camiler kurmuş ve topluluğun güvenliğini sağlamak adına ‘’İslam’ın Nimetleri’’ adı altında genç zenci erkeklerden oluşan yarı askeri tarzda bir yapılanmayı hayata geçirmişti. Hedefleri arasında Amerika’da bir zenci devleti kurma hayalide vardı.
1952 senesinde Malcolm erken tahliye oldu. Tahliyesinin hemen ardından ilk işi İslam Milletine katılmaktı. Elijah Muhammed’le yüzyüze görüştü ve kısa süre içerisinde ona en yakın isim oldu. Yeni başlayan hayatının ve davasına bağlılığının bir göstergesi olarak ona atalarının kölelik dönemlerini hatırlatmak için verilen Little soyismini değiştirerek ‘’X’’ yaptı.
Elijah Muhammed’e olan sadakati had safhadaydı. Beyazlara olan kini onu davasını anlatmak için daima enerjik tutuyordu. Güçlü hitabeti ve karizmatik kişiliği sayesinde insanları etkiliyor ve İslam Milleti’nin gelişmesinde en büyük rolü oynuyordu. Binlerce insan akın akın bu topluluğa geliyordu.
Toplumun üyesi olanlar arasında Betty Sanders isimli bir kadında vardı. O da Malcolm gibi koruyucu ailede büyümüştü. 1956 senesinde yakın arkadaşları sayesinde İslam Milletiyle tanışmıştı. Malcolm X’in verdiği vaazların takipçisi olmuştu. Yapılan toplantılarda birbirlerini tanıma imkanı buldular. 1958 senesinde ise evlendiler.
Sıfır Noktasına Yolculuk: Hac
Malcolm X, İslam Toplumu’nun ikinci lideri konumundaydı. Ayrıca İslam Toplumunun Elijah’ın peygamberliği, beyaz insanların şeytan oluşu gibi temel inanışlarına yönelik Malcolmda başlayan şüpheler bir süre sonra hareketin lideri olan Elijah Muhammed’i rahatsız etmeye başladı. Malcolm’un vaazlarını kısıtlama yoluna gitti. Elijah Muhammed’in iki sekreteriyle ilgili ortaya çıkan zina iddiaları ikilinin arasını tamamen açtı. Malcolm, Elijah’a olan güvenini tamamen yitirmişti.
Malcolm X içine düştüğü bu çalkantılı dönemi atlatmak için hac vazifesini yerine getirme kararı aldı ve 1964 senesinde imanın doğduğu şehir olan Mekke’ye gitti.
Hac yolculuğu şüphelerinin cevap bulmasında etkili oldu. Mekke’de onlarca farklı ırktan ve renkten oluşan Müslüman kardeşleriyle biraradaydı. Aynı yemekleri yiyor, aynı hasırın üstünde uyuyor ve hep birlikte aynı kıbleye yönelerek ibadet ediyorlardı. Adeta tek bir varlıktılar. Burada rengi ne olursa olsun ırkçılığa yer yoktu. Arafat’ta herkes Adem ve Havva’nın çocukları olarak toplanmıştı.
Burada yaptığı gözlemler, konuştuğu kişilerden öğrendikleri bilgiler Malcolm’u Elijah’ın öğretilerinin yanlış olduğu kanaatine vardırdı. Amerika’da kabul ettiği bu öğreti çarpık bir anlayıştı.
Malcolm hac görevinin ardından bambaşka biri olarak Amerika’ya geri döndü.
Özgür Adamın Şehadeti
Döndükten sonra El Hac Malik eş Şahbaz adını kullanmaya başladı. İslam Toplumundan ayrıldığını ilan ederek yeni bir oluşum içine girdi. Röpotajlarında ve vaazlarında Mekke de ki deneyimlerini anlattı ve siyahi ırkçılığı reddetti. Elijah Muhammed’e ve öğretilerine karşı tavır aldı.
Bu durum onu hedef tahtasına oturttu. Tehditler almaya başladı. Evi kundaklandı. Ailesini korumak adına güvenlik tedbirleri almaya başladı. Yıllardır bir parçası olduğu hareket canına kastetmeye başlamıştı. Tehditler ve saldırılar onu davasından vazgeçirmedi. Vaazlarına devam etti.
1965 senesinin 21 Şubat’ında Manhattan’da ki Audubon salonunda 400 kişiden oluşan bir topluluğa konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığında salon içerisinde başlayan kargaşanın içerisinden 1 kişi kürsüye yaklaşarak ateş etti. Malcolm göğsünden yaralandı. Hemen ardından 2 kişi daha sahneye doğru ateş etmeye başladı.
Hamile olan eşi ve 4 küçük kız evladının gözleri önünde uğradığı saldırı sonucu ağır şekilde yaralanan Malcolm şehit düştü.
Yorum Yap