Devlet-i Aliyye-yi Osmaniyye’de her yıl Ramazan-ı Şerif ayına yaklaşıldığında başta Padişahlık makamı olmak üzere devlet kademesi, Ramazan ayına hususi ihtimam gösterirdi. Padişah, sadrazamları aracılığıyla devlet ricaline ve halka Ramazan’da dikkat etmesi gereken meselelere dair ikazlarda bulunurdu.
Tenbihname, Arapça kökenli “tenbih” (uyarma, uyarı) ve Farsça kökenli “name” (mektup, kitap, dergi) kelimelerinin birleşimiyle oluşan bir terimdir. Devletin özel ve önemli günlerde aldığı çeşitli tedbirleri, önlemleri ve uyarıları içeren genelgeleri ifade eder.
Tenbihnâmelerde neler var
1834 ve 1871 yılları arasında yayınlandığı bilinen Ramazan Tenbihnâmeleri’nde dikkat çeken ve İslam toplumu hassasiyetiyle kaleme alınmış ikazlar bulunuyor. Prof. Dr. Nesimi Yazıcı’nın konuya dair makalesinde ilginç detaylar var. İşte onlardan bazıları:
Serasker Hüsrev Paşa’nın İstanbul Kadısı’na hitaben kaleme aldığı 1249/ 1834 Ramazan Tenbihnâmesi’ne göre:
- Ramazan içerisinde Padişah (II. Mahmud) namaz kılmak üzere zaman zaman bazı camilere gidecektir. Bu sırada halkın Padişah’a karşı doğal ve fakat, saygılı davranması gerekmektedir.
- Kıyafetle ilgili esaslara uyulmalı, konak ve evlerin dış yüzleriyle önlerinin temizliğine azamî titizlik gösterilmelidir.
- Padişah’a herhangi bir konuda arzuhal iletmek isteyenler, bunu yalnızca Cuma günleri ve usulüne uygun olarak vermelidirler.
- Bu konular mahalle imamları, muhtarlar tarafından halka, hancılar kethüdası tarafından da hanlarda kalanlara eksiksiz olarak duyurulacak, Seraskerlik’çe de takibi titizlikle gerçekleştirilecektir.

Ramazan’da helal – haram hassasiyeti
Başka bir Tenbihnâme varaka-i mahsusasında da özellikle oruç vaktinde helal haram hassasiyeti olmayanların, içki içip sarhoş gezenlerin tespit edildiği takdirde cezalandırılacağız ifade ediliyor:
“Bazı kendüyi bilmez ve maazallahü Teâla helal ve haramı fark ve derk etmez makuleleri evkât-ı sairede bile dinen memnu olan muharremata dair uygunsuzluğu mütecâsir olur ve sekr halinde bulunur ve görülür ise derhal hakkında terettüp eden te’dībât-ı şedide icra olunacağı…”
1847’de yayınlanmış olan bir başka belgede ise:
- Kadınlar ince yaşmak kullanmayacak, arabaları yanında genç ve süslü arabacı ve seyisler götürmeyeceklerdir.
- Erkekler kadınların toplandıkları mahal ve dükkanlarda oturarak onlara sözlü ve fiili sarkıntılık etmekten şiddetle sakınacaklardır. Kadınlar da dük kanlarda oturmayacaklardır.
- Kumar oynamak her zaman kanunen ve şer’an yasak olduğu halde, bazı kahvehane ve diğer yerlerde oynayanlar görülürse, derhal cezalandırılacaklardır. (Bu defa sarhoşluktan bahsedilmemektedir.)
- Seyir (tenezzüh, piknik) yerlerinde kadın-erkek karışık oturulmayacaktır. Kadın ve erkeklere her bir seyir yeri için ayrı ayrı günler tahsis edilmiştir. Bu hususa dikkat edilecek, davranışlar terbiye hudutları içerisinde olacaktır.
- Kadınlar akşam ezanından bir saat önceden sonraya dışarıda kalmayıp evlerine döneceklerdir.
- Müslümanların haricindekiler gündüzleri umumi yerlerde açıkta yemek yemeyecek, su ve sigara içmeyeceklerdir. Çünkü bu hem uygunsuz bir davranıştır ve hem de bazı çatışmalara sebep olabilmektedir. Bu durumun dinî liderlere hatırlatılması gerekecektir. “Milel-i sairenin nehar-ı Ramazanda nazargah-ı ehl-i İslâmda ekl-ü şurb etmeleri ve çubuk içmeleri hem bir nev riâyetsizlik ve hem de ekseriya arbedeyi mücib olduğundan…”.
Sadece kadın cemaate tahsis edilen camiler
II.Abdülhamit dönemi Tembihnâmesinden kadınlara dâir bir örnek:
“İfâ-yı salât ve istim’a-ı va’az u nasihat içün tâife-i nisâya Sultanahmet ve Şehzade ve Lâleli cevâmi’-i şerifesi öteden berü mahsus hükmünde olmağla kadınlar bu cevâmi’den gayrı bi’l cümle büyük câmilere girmekden memnu’dur. Namaz vaktinden başka ve hademe-i cevâmi’den gayrı bu cevâmi’a erkeklerin duhûlü dahi câiz olmayacakdır.”

Esnaflara, davulculara ikazlar yapılırdı
Esnafların fiyatları yükseltmemesi hususunda ikazlar yapılıp Ramazan ayı boyunca fiyatların yükseltilmemesi istenirdi. Edirne’den İstanbul’a koyun getirilir, fırınlar teftiş edilirdi. Ayrıca davulculara gayri müslim mahallelerinden geçmemeleri ve sahur vakti oruç tutmayan gayri müslim tebayı rahatsız etmemeleri salık verilirdi.
Yorum Yap